24 Mart 2012 Cumartesi

Ah bir işim olsa!

Ah bir işim olsa, yadap yadap yadap yadap yadap yadap, dap, istediklerimi yapardım yadap yadap yadap yadap dap!

Aslında istediğim bir ev ve o ev içerisinde benim mutlu olmamı sağlayacak şeyleri almamı sağlayacak bir iş. Basit bir iki dileğim var benim. Bir işim olsun, bir evim olsun, bir köpeğim olsun, gideyim işime geleyim, evimde huzurla oturayım, arada bir çıkayım arkadaşlarımla takılayım, köpeğim ile ilgileneyim, yürüyüşe çıkayım, evime eşyalar olıp onlarla mutlu olayım.

Çok mu?

Bence değil valla!

Sanırım basit şeyler istiyorum ama beklentilerimi yüksek tutuyorum. Oy ben nasıl bir içdünya'ya dönmüşüm kendimle çelişiyorum :) Şu anda bu yazıyı kim okuyorsa bana desin arkadaş çok mu? Çok şey istiyorsun diyen varsa desin aga.

Öyle bir noktadayım ki şu anda olduğum yoldan sapıp hayallerimi bırakıp sırf para kazanmak için bile eski işime dönem düşüncesi bile aklımı çelmeye başladı. İş arama sürecinin en zor yanlarından birisi bu akıl oyunları. Kendimle bu konuda kapışmak zor. Finans hakkında bilgiliyim ve bu işte iyi olduğumu düşünüyorum ama muhasebe yapmak istemiyorum arkadaş, dijital pazarlama ile ilgilenmektende zevk alıyorum. Finanstanda zevk alıyorum ama muhasebeden zevk almıyorum. Çok kararsız bir profil çiziyorum belki. Bunu okuyan bir işveren ya da insan kaynakalrı yöneticisi bile olabilir ve bu benim umrumda olmasına rağmen yazmalıyım ki çözmeme yardımcı olsun. Yazarak düşünmek bana iyi geliyor. Başı ve sonu olmayacak bir yazıya gidiyoruz bu arada farkında mısınız bilmiyorum? Herneyse işte aklımın karışık olmasının doğal olduğunu düşünüyorum sonuç olarak. İşim olsun lan benimde artık. Eski hayatıma döneyim. Eski hayatımdan kastım hayatımın daha düzenli olduğu ve kendime ait bir hayatımın olduğu zamanlar.

Amma ağladım yalnız. :)

Hayırlı akşamlar!

15 Mart 2012 Perşembe

Sosyal akademi toplu gösterim!

Uzun zamandır sosyal akademi hakkında yazmıyorum ama sanmayın ki kötü gidiyor. Aslında tam tersi süper şekilde ilerlemeye devam ediyoruz. Son haftalarınayaklaştığımız akademide aldığımız eğitimin bize kattıkları inanılmaz.

Şu anda SEO haftasındayız ve ilk dersi günü derse doyamayıp 1 saat daha dersi uzattık. Bu haftadan önceki derslerde ise yine uzattığımız ve bizi kırmayarak bilgi aktarımıza devam eden muhteşem hocalarımız oldu. Konuk konuşmacılarımız ve workshoplarımız da aynı zamanda devam etti.

Hem kazandığımız sosyal çevre hem de eldeettiğimiz bilgiler inanıyorum ki bu kursa katılım gösteren herkesi çok ilerilere taşıyacak.. Ders araları ve sonlarındaki hatta ders öncesindeki etkileşim, diyalog ve ders anındaki enerji çok iyi bir şekilde devam ediyor. Bunların yanında içerikler daha da zenginleşmeye ve twitter'da daha fazla etkileşimli olmaya başladı. Özellikle hocalarımızdan artan beklentimizin karşılanması için bir çok hocamız sunumlarını revize ederek geliyor.

Son haftalara yaklaşırken enerji ve eğlence tam gaz devam ediyor.

Kalbi güzel insanlar

Eski bir sözlük yazarı olarak tabın ile başlmaka istiyorum; iyi ki hayatımızda olan insalardır.

Hayatıma iyi ki bişekilde girmişler ve anlam katmışlar. En sonunda bir gün öldüğümüzde ne kadar sevdiğimiz ve sevildiğimiz ile ölçülecek herşey. Güzel bir hayat yaşamış olmanın ölçütü hayatımıza giren bu insanlar. Kalbimizi ferahlatıp bizi mutlu edenler. En kötü anımızda aklımıza bile gelmeleri yeterli. Dünyanın herhangi bir yerinde olabilirler, varlıkları bile umuttur insana. İçimde heyecan oluyor o insanları düşününce, umutla doluyorum. Beni şu hayatta karşılıksız ve nedensiz seven seven birileri var. İyi insanlar onlar. Herkesin kalbi temiz insanları değişir ama benimkilerden bir kaçından bahsetmek isterim sizlere.

Nurten abla; Nurten abla daha 15-16 yaşında babası tarafından getirilip annemlerin yanına verilmiş. Babası Antalya'nin köylülerinden ve annemler o zaman aramızda 14 ay olan ablam ve bana bakmak için bir yardımcı arıyorlarmış. Bunu duyan babası getirip Nurten ablayı annemlere yardımcı olması ve eğitim alması için bırakmış. Nurten abla hem bize bakıyor hem anname yardım ediyor hem de annem ona okuma yazma öğretiyor. 5 yaşındayken ayrıldık Nurten ablayla o zamanlar o 21 yaşındaydı. Uzun süre annem ve babam ile görüşmeye devam ettiler ama benim çocuk aklım ermediği için arayamadım. 20 yıl sonra bir gün telefonunu buldumve Nurten ablayı aradım, kendimi tanıttıktan sonra ağlamaya başladı. Evlenmiş 1 kız 1 erkek çocuk sahibi olmuştu. Bana hala kulaklarımda çınlayan şu sözleri söyledi. "Oğlum ben seni o kadar severdim ki hala bazen oğlumu içimden Murat diye severim!" 20 sene dile kolay. Aramamış, görmemişsin ve seni hala seven hala senin adınla kendi evlatlarını seven onların yerine koyan bir insan var bu dünyada. Sevinmez misiniz?

Elif abla; Tanışma hikayemiz uzun uzadıya bir tesadüfler bütünü olması yanında bir mucizedir bence. Elif abla benim hayatımı değiştiren insanlardan birisi. bana "manevi evladım" diyen, hastalandığımda endişelenen, mutlulupumda sevinen, üzüntümde yanımda olan, her an yardıma hazır ,her an elimden tutan yardım meleğim. Bir arkadaşı ile tanıştıracaksa "evladım" diye tanıtan hiç bir kan bağım olmayan meleğim :) O benim ablam, manevi annem. Hatta annem bile Elif ablanın yakınlarımda olmasından her zaman mutlu çünkü onun beni ne kadar sevdiğinden ve kalbinin temizliğinden emin.

Manolya; kaç sene oldu bilmiyorum ama (ben saymayı bıraktım zaten) arkadaşım, kardeşim, gözümün bebeği. Ablam gibi, kardeşim gibi, sırdaşım gibi, herşeyim gibi. Dostluktan öte bir bağ var içimde ona karşı. Her başıma geleni ilk o duymalı, ilk o bilmeli ve ilk onunla konuşulmalı. O bilir beni, anlar söyleyemediklerimi. Şimdi Amerika'da ama olsun, sonuçta aynı gök kubbe'nin altındayız ya. Bilir o beni.

Burak: Yani biraz küfürlü felan hitap etmek istiyorum kendisine kusura bakmayın ama eşoğlu eşşeğin teki :) Al içine sok. Adamın dibi :) Sakin güç. Sus yanında konuşma seninle susar, ağla yanında sarılır oturur, "gel lan cehennemin dibine gidiyoruz" de, yani ben diyim, gelir. Daha da bişey demem hakkında şımarır :)

Selin; Eşşeklik edip unuttum onu yazmayı. Aslında bu yazıyı yazmama neden olan yani aklıma getiren kişi kendisi. Güler yüzü, öğretmenliği, kalbinin güzelliği ve tüm kişiliği ile öğretmenim. Hayatımda örnek aldığım en önemli insan. Kim gibi olmak istersin deseler çok somut bir örneğim var karşımda. Konuşurken öyle bir enerji ve ilham verir ki size ve öyle bilirsiniz ki hiç karşılıksız sırf iyi ol diye konuştuğunu, rahatlarsınız. Hayatıma iyi ki girmiş.
Ailemden bahsetmiyorum hiç, onlar zaten en büyük şansım benim. Ama işte hayat bu insanlar ile güzel. Yıllarca konuşma, git yanlarına bigün otur sanki dün görmüş gibi muhabbet ederler. Bilirler seni, ihtiyalarını sevgini.

Benim kalbi güzel insanlarım bunlar ve daha birçokları sizinkiler kimler?

11 Mart 2012 Pazar

Video CV v4.0 yayında :)

Bir kaç hafta önce yayınladığım video CV çalışmamın son versiyonu olan CV v4.0 ile karşınızdayım. Şu anda 3 verisyon yayında. Diğer iki verisyonuna aşağıdaki linklerden ulaşabilir en beğendiğinizi oylayabilir ve yorumlarınızı bana iletebilirsiniz.

http://youtu.be/b_ySUr37Yv4

http://youtu.be/TiaRUaIsMek


Sanırım bu en sonuncusu olacak. Bundan sonraki hamle şirketlere bu videoyu yaymak ve beklemek.

Herkese katkıları için teşekkürler.

10 Mart 2012 Cumartesi

İş bulmak için bile para gerekiyor!

Daha kurumsal, daha çekişmeli ve daha zor bir dünya'da yaşadığımız çok açık. Artık iş bulmak için bile para harcamamız gerekiyor. Paranın yanıda zaman da harcanan önemli faktörlerden birisi.

Biliyorsunuz ki çok uzun zamandır (ki yaklaşık 6 ay oldu) iş bulmak için çabalıyorum. İş bulmak neyse de istediğin işi bulmak gerçekten sıkıntılı ve zor bir yol. Hayallerin varsa bu hayallerin için çabalıyorsan yapacaklarını belirlemen, zaman ve para harcaman gerekiyor. En önemli harcama kalemlerinden birisi kendini farklılaştırmak ve öne çıkmak için alman gereken eğitimler. Okuduğum okul öyle çok süper bilindik bir Üniversite olmadığı için kendimi her defasında yeniden kanıtlmaka zorunda kalıyorum ve bu nedenle diğer bilindik üniversitelerden mezun arkadaşlardan farklılaşmak ve kendimi daha iyi ifade etmek zorundayım. Bunun için elimde harcayabileceğim kaynaklar ve yapabileceklerimi ilk önce bir listelemem gerekiyor. Öncelikle zamanımı optimize etmeye çalışıyorum. En kısa zaman içerisinde, en hızlı şekilde istediğim işe girmeliyim. Bunun için elimden gelenin fazlasını ortaya koymam ve kaliteli bişeyler ortaya çıkarmam şart.

İlk işim bir blog açmak oldu. Bu maliyetsiz ama zaman ayırmam gereken bir konu. Bu blog'da üreteceğim içerik benim ileride iş verenim olacak kişilere hitap etmekte ve kendimi biraz olsun anlatmakta kullanacağım içerikleri ve beni anlatmalıydı, bunun için yazmaya başladım. Her istediğimde de yazamıyorum aslında. Ya o sırada imkanım olmuyor ya da yazma şevkim. Blog bu nedenle biraz zor bir konu.

İkinci işim CV'mi farklılaştırmk için fikir geliştirmek oldu. CV'ler klasik olduğu takdirde içerik olarak çokta birşey ifade etmiyor bence. Sonuçta herkes çeşitli eğitimler aldı, belli üniversitelerde çeşitli bölümler okudu. Alınan eğitimin içeriği önemli olsa da ben insanın kendisini ne kadar geliştirdiği ile daha çok ilgileniyorum. Yani aslında kim olduğun hangi okulda okuduğundan daha önemli. Neyse bu benim fikrim tabi :)

Üçüncü işim pazarlama ve dijital pazarlama hakkında kendimi geliştirmek için bir kursa yazılmak oldu. Kursun maliyeti yanında birde kursun İstanbul'da olması nedeni ile konaklama maliyetlerimi buna eklemem gerekiyor. Yol, yemek, konaklama, kurs vesair için ciddi bir bütçe gerekti.

Dördüncü işim Blog ve farklılaştırdığım CV'mi seed etmek oldu ki bunu arkadaşlarım aracılığı ile yapmaya çalışıyorum. Onun dışında bir fikrim daha var ancak yeterli bütçeyi sağlayamadığım için henüz o safhaya geçemedim.

En son adımım ise çalışmak istediğim iş verenlere beni anlatan birşeyler göndermek olacak. Bunun br cv olmayacağı çok aşikar ama ne olacağı hakkında küçük fkirler dışında tam net birşey oturmadı daha. Üzerinde çalışıyorum. Bu adımımda hem bütçe hem de zaman gerektirecek.

Yani iş bulmak için ileride almayı hedeflediğiö 1-2 aylık maaşımı şimdiden harcamış bulunuyorum. Umarım daha fazlasını harcamadan iş bulurum :)

4 Mart 2012 Pazar

İş bulmak için ne yaparsın?

Ben üşenmedim CV'mi video slayt karışımı enteresan bişeye dönüştürdüm. Bir projem daha var ama o başkalarına bağlı olduğu için biraz zor ilerliyor. Onu'da gerçekleştiği zaman sizler ile paylaşacağım :)

Düşünün yani benim gibi iş dünyasına protest bir insan bile gidip bu tür şeyler yapıyor. :) Durumum topa aç futbolcu misali, top bulsam patlatana kadar abanabilirim. İş konusunda öyle bir enerjim birikmiş durumda. Bende bu enerjiyi bu tip şeylere yöneltmeye çalışıyorum.

Sonuç olarak şimdilik bu çıktı ortaya. İzleyin ve yorumlarınızı benimle paylaşın lütfen!

Umarım güzel bir iş bulmama ve hayallerimi gerçekleştirmeme yardımcı olur.

2 Mart 2012 Cuma

İş veren aranıyor!

İş ilanı veren firmaları gördükten sonra bende bir iş ilanı vermeye karar verdim ama bunu yapabileceğim bir mecra bulamadım. onun için buraya yazıyorum. :)

İş arayan; Murat Sefa BAHADIR

İş verende aranan özellikler;

- İyi bir iş ortamı

- Kurumsal olmak

- Çalışana değer vermek
-Çalışanında bir hayatı olduğunu bilmek
-Hayatını belli standartlarda yaşamasını sağlayacak maaş vermek
-Çalışanın motivasyonunu kaybetmemesi için çabalamak
-Açık iletişime gerçekten inanmak
-Çalışanın görüşlerine değer vermek
-Çalışanın insiyatif almasına izin vermek ve her işe mudahil olmamak
-Çalışanının arkasında durmak (yöneticim olacak kişi için öncelikli tercih sebebidir.)
-Çalışanı ile insani bağlar kurmak
-Çalışanın köle değil emeği ile hayatını kazanan bir birey olduğunu unutmamak.(yöneticiler için, sonuçta kendisi de insan)
-Değerlendirme dönemlerinde hakkını vermek, (Allahtan korkmak artıdır, inanmıyorsa şemsiye'ye bile tapsa umrumda değil vicdanı olsun yeter:) )
-Takdir etmek, ( çalışacak yönetici için tercih sebebidir.)


Çalışanına değer veren, çalıştığı kişiyi insan olarak gören ve bunun gerekliliklerini yerine getiren. Özel hayata ve aile yaşantısına saygısı olan, hastalık gibi durumların insani olduğunun farkına varan. Paranın bir motivasyon aracı değil sadece insanların hayatlarını idame ettirmek için kazanmak zorunda oldukları bir meta olduğunu anlayan. Çalışanın mutluluğuna önem veren, çalışanına kendisine nasıl davranılmasını bekliyorsa öyle davranan, güleryüzlü, anlayışlı ve insani özellikleri yüksek yönetici aranıyor. Eğer bu ilana uygun olduğunuzu düşünüyorsanız iyi bir yönetici ve iş verensiniz demektir. Allah bana'da sizin gibi bir şirket ve yönetici nasip etsin.

Amin!


Tüm bu özellikleri taşıyan yönetici ve yönetime sahip ve kurumsallaşmış bir firma var ise başvurularını bekliyorum. Ben de o şirkette yatıp kalkıcam bu özelliklerinin hakkını vericem. Yöneticime hergün çiçek alıcam, çalışma arkadaşlarımın kahvesini çayını ekisk etmicem bide üstüne işlerimi yapıcam. :)

Bu arada iş arama sürecindeki biri için aşırı bir yazı mı oldu bilmem ama ben yazarken eğlendim umarım okuyanın da mizah anlayışı vardır. Zaten sürekli red alıyorum iş başvurusu yaptığım yerlerden, bari sebebini buna bağlarım :)

Not: yukardaki istklerim şaka değil,şirketlerin çalışanlardan istedikleri özellikleri görünce karşı atak olarak kimse de tüm bu özelliklerin olmadığını belirtmek için yazdığım bi yazı. Bu notu'da mizah anlıyışını yoksa diye not olarak yazıyorum. Off yordunuz beni şirketler :)



imza: bir İşsiz.

1 Mart 2012 Perşembe

Neden yazmıyorum?

Gördüğüm rüyaları yazsam bilim kurgu film olur birde üzerine 3-5 tane oscar alır ama bi yerden sonrasını hatırlamadığım için yazamıyorum :)

Neyse sorunumuz bu değil, sorun bu aralar neden yazmıyorum? Digital Marketing'e olan ilgim azaldı mı? Çevremde blog'umu takip eden kişilerden gelen bir soru. Öyle çok takipçim yok. 7-8 kişi takip ediyor ama bence güzel bi 7-8 kişi onlar :) Sadede geliyorum hemen. Bu aralar yazmamamın birinci nedeni kendi içimde değişik bir dönemden geçiyor olmam ve çokça bu işin içine girdiğim için bilgi yoğunluğu ile saçmalamamak. Şimdi yazmak var yazmak var. Yazarsın ortaya koyduğun şey bulamaçtan öteye gitmez bir mana içermez ise yazmanın bir manası yok. Ben kendi fikirlerimi yazmayı yorumlarımı katmayı ve bu şekilde kendimi ifade etmeyi daha çok seviyorum. Sonuçta okuduğum ingilizce bir makaleyi Türkçeye çevirmemin bir mantığı yok bence. Zaten hergün değişik infografik ve haberler ile sosyal medya bir çorbaya çevrilmiş durumdayken arada yitip gitmenin manası olduğunu da düşünmüyorum.

Herkes birşeylerden bahsederken susup dinlemek kalabalık içinde bağırmaya çalışmaktan daha kolay. Doğruları alıp biriktirmek ise en doğrusu bence. Sosyal medya ve dijital pazarlama ile ilgili yazdıklarım dışında kendim ile igili yazmaya devam edeceğim.

Bu yazıyı sıkıcı ve tamamen bilgilendirme amaçlı olduğu için uzatmıyorum.

Herkese sevgiler.

Birde ulan kış bi git başımızdan n'olur!