25 Nisan 2012 Çarşamba

NöroDigital Pazarlama



Dijital pazarlama yani diğer adı ile online pazarlamanın çokça konuşulduğu bu günlerde geleceğe bakan bir perspektif ile düşündüğüm bir konudur Nörodigital pazarlama. Hala insanların bilinçaltına bir şekilde etki ederek pazarlama yapmanın ve satın alma kararlarının etkilemenin etik olup olmadığı tartışılırken hipnotize etkisi kanıtlanmış bilgisayar ve internet üzerinden yapılan pazarlamanın da etkisi tartışılıyor. Benim burada daha da ileri giderek sizleri düşünmeye itmek istediğim konu gelecekte Matrix gibi ya da Black Mirror gibi film ve dizilerde gösterilen insanların vücuduna soketler ya da çipler yardımı iletilecek reklamlar ve pazarlama faaliyetleri.

Google’ın şimdilik prototip olarak duyurduğu akıllı gözlük bundan 10 yıl önce hayalken artık kimse böyle bir icat yapılmasına şaşırmıyor ve aksine daha iyi nasıl olabilirin hayallerini kuruyor.  Düşünün ki Google bu gözlüğü piyasaya sürdükten sonra gözlük ekranlarına Google adwords reklamları da alarak sizi baktığınız bir cisim ile ilgili reklama maruz tutsun. Aynı şeyi daha ileri seviyede düşünmek gerekirse insan vücuduna yerleştirilerek tüm ihtiyaçlarında yardımcı olacak bir akıllı mikro çip reklamların rüyalara kadar girmesine neden olabilir mi?

Şimdi bana” hadi canım!” diyen birçok kişi olduğunu duyar gibiyim. Ancak kim bundan 5 yıl önce “Facebook’ta size reklam gösterilecek ve sizlerde bu reklamlara istemeseniz bile maruz kalacaksınız” denilse Facebook hesabı açmayı kabul ederdi? Kim marka sayfalarını beğenerek markaların reklamlarını görmeyi, kampanyalarından haberdar olmayı isterdi? Yani bu bir alışkanlık ve kabullenme süreci olduğu için gelecekte yapılması oldukça muhtemel nörodigital reklamlar ve hatta nörodigital pazarlama, dijital pazarlamanın yerini alacaktır.



Bu da benim tarihe bir notum olsun!

9 Nisan 2012 Pazartesi

İnfografik CV

İnfografik şeklinde tasarlanmış yeni nesil CV'im karşınızda. Ta taaaaa!!!

3 Nisan 2012 Salı

Özgür değiliz, hiçbirimiz!

İçimden yükselen isyana ses verdim. Diyor ki bana; "İnsan olmak ne kadar zor?" Öyle hayatta kalmakta durarak yapabileceğin şey değil. Beklentileri var hayatın senden. Kendini kandırma hiç sırf başkaları istiyor diye neler yapmadın ki şu hayatta. Sırf başkaları öyle düşünüyor diye, sırf ona önem veriyor diye neleri almadın ki? Güzel bir araban olmasını sırf kendin için mi istedin her zaman? Kandırma kendini. Bir sen değilsin sürekli koşan, bir sen değilsin hayatın kovaladığı. Ne elde etmek istediklerimiz ne elde ettiklerimiz asla yetmeyecek. Hep birşeyleri kovalarken hayat akıp gidecek.

Yok artık öyle uzun uzun soluklanmalar, hasta oldun mu en fazla 2 gün, sevdiğin biri ölse en fazla 3 gün izinlisin. Yas tutman bile yasak. Evleneceğin zamanı, çocuklarının doğacağı tarihi bile paranı verenler belirliyor. Doğduktan sonra çocuğunun yanında kalabileceğin süreler yasalarce ve şirketlerce belirlenmiş ve o süreyi bile topluca kullanma hakkını şirketler cebren elinden alıyor. Stres ve sinir nedeni ile yaşadığın hastalıklar aldığın ücretin üstüne çıkıyor. Para öyle birşey ki kardeşim keyfince sevdiğinle harcayamıyorsan sevdiklerinden uzak kalıyorsan ineğin önüne koy yemez para diyip değer verdiğin o kağıt parçasını.

Köle değilde nesin? Özgür yaşadığını mı sanıyordun canım arkadaşım?

Üzgünüm, kandırma kendini.

O ev senin evin değil güzel kardeşim. O hayat'ta senin hayatın değil. Nerde hani hep almak istediğin o kedi/köpek? Nerde hani çok istediğin o avrupa tatili? Hani arkadaşlarınla çıkacağın o güzel yaz tatilleri?

Hani o büyük hayalleri olan insan? Para kazanırım, evlenirim, çocuk büyüsün sonraları ve sonu gelmeyen hayat telaşı içinde kaybettin hepsini. Kaybettik herşeyi. En başta kendimizi.

Özgür değiliz, hiçbirimiz!

1 Nisan 2012 Pazar

İsim Analizleri

Şahsım adına söyleyebilirim ki isimler benim için karakteristik ve güçlüdür. İsimler insanların kişiliklerinden ten renklerine kadar bir çok ortak özelliği de beraberinde getirir. Hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmayan bu görüşüm tamamen kendi gözlemlerim sonucunda çıkardığım bir uydurmadır :)

Ece; Eceler karadır. :) En baskın özellikleri benim için özellikle ten renkleri oldu. Tanıdığım bir çok Ece esmerdi ve çoğu da başarılı, özgüveni yüksek, iyi ve aşık olma eğilimi yüksek kişiler.

Sefa; Göbek adım olmasına rağmen çok sevmediğim bir isimdir.Sefa'lar genelde kötü bir kişiliğe sahiptir. Serserilik bunlarda, kavga gürültü bunlarda ne bileyim böyle her türlü pis iş bunlarda. Façalı felan bir karakterleri var. Genel de de uzun boylu ve ince yapılı olurlar.

Dilek; Bu kızların genelde saf ve eblek bir suratı olur. Salak değillerdir ama görünüşleri öyledir. Saçları ile oynamayı severler, ya renk değiştirir ya da sürekli değişik şekillerde kestirirler.

Bora; Top sakallı insanlardır. Top sakalsız Bora düşünülemez. Mühendis olma eğilimleri yüksektir. Ciddiyetin yanında değişik bir açıklıkla konuşurlar.

Reşat; Karizmatik ve güçlü bir isim zaten. Reşatlar gösterişli değil ama karizmatik ve zeki insanlardır, kendilerine has bir karizmaları vardır.

Onur; Genelde kısa boylu olurlar. Şişman değil ama topludurlar. Tok ve ciddi bir ses tonları vardır.

Merve; Merve'ler naiftir hacı. Kız kısmının belki de en kırılgan ve en duygusal ismidir Merve.

Selin; Selinler karakteristik suratları olan kişilerdir. Her Selin birbirine benzemez ama her birinin kendisine has bir şirinliği vardır. İnsani ilişkileri iyidir.

Ahmet; Ahmetler özentidir. Hep bir kendini kanıtlama çabası hep bir kendini başkalarından üstün görme durumu söz konusu bu arkadaşlarda. O nedenle biraz pardon bayağı iğreti tiplerdir.

Hasan; Bu arkadaşlar alabildiğine uzundur. Ben kısa Hasan görmedim. Tarihimize bile bakınız kim var? Uzun Hasan :)

Mustafa; Bu adamlar kendileriyledir. Aslında sosyal olmalarının yanında kendileriyle olan ve hiç kimseyi sokmadıkları değişik bir dünyaları vardır.

Burak; Buraklar zeki ama sessizdir. Genelde herşeyi heryerde konuşmazlar. Değişik bir iletişim şekilleri vardır. Güvenilir insanlardır. Saçları düz ve kumraldır. Çoğunlukla kakülleri öne dökülen düz saçlıdırlar.

Canan; Cananlar gözlüklü ve güler yüzlüdür. Güzel gülerler.

Emre; Piçtir bu arkadaşlar. Kendilerine has bir tarzları mutlaka bulunur bide kızlar ile iyi geçinirler. Onun dışında davranışları piç dediğimiz kategoriye girer.

Gökhan; Genellikle kız yalakası olurlar. :) Şimdi darılmaca gücenmece yok. İstisnalar elbetteki vardır ama benim fikrim bu. Yavşak dediğimiz kategoride yer alırlar. Çok güvenilir insanlar değillerdir.

Tuğba; Tombik suratlı güler yüzlü ve iyi niyetli olurlar. iyi arkadaşlardır.

İrem; İremlerden sakının arkadaş. Bu kızlar hırslı ve kindar olurlar. Yeminlen bırakmazlar peşinizi. Kinleri hem size hem kendisine zarar verir. Ben bunu gördüm :)

Şimdilik bu kadar :)